baskı...BASKI
tahtaya çakıldığında adeta tahtayı yaran bir çivi gibi
karmaşa...
henüz en yeni bu hissedilmişti uyuşuk bir bedende.çünkü baskı en delici haliyle vuku buluyordu.
arada çalan telefon aramaları odayı doldurmaya yetiyordu.
trafik halini almasa da arada açıldığında dakikalara yayılıyordu telefondaki ses.hatta 'saat' kelimesiyle ifade edilebilecek -yarım saati gibi-kadar yayılıyordu.sıkıcılaşıyordu.
aramak için sıralanan sözde bahanelerden sonra esas konuya geliniyordu.
o an pencere açık olmasa belki de cennete bir yol görünüyor olacaktı çünkü atlamamak elde değildi.
bir an ses kesildi.belki de şarjı bitti diye düşünüldü.aslında beyninde tam da karnaval havası varken ses:
-orda mısın? diye sordu.
o ses biraz daha yayıldıktan sonra dakikalara veda etmek istedi ve uzaklaştı ahizeden.
bu sefer yüzümdeki karnaval aynaya yansımış olacak daha bir coştu.
yarım kalan gündelik işler de kafa yorulmadan halledildi.
yatağa uzanıldığında -baskının etkisi olacak- göz kapakları ağırlaşmıştı.
ağırlığı tutmak istedikçe kapandı gözler.bir rüya adeta küçük kızın aklını karışmak istercesine uzadıkça uzuyordu.
oysaki küçük kız nerden bilecekti ki bütün kurduğu oyunların zaten bir rüya olduğunu
28.7.09
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder